Rehberlik yolculuğum 1988 yılında Kapadokya’da başladı. İlk yıllarımda ağırlıklı olarak Anadolu’nun kültürel ve tarihi mirasını anlatarak, Türkiye’nin en önemli arkeolojik ve tarihi alanlarında derinlemesine turlar düzenledim. Hitit başkentlerinden Greko-Romen kentlerine, Bizans kiliselerinden Osmanlı mirasına kadar uzanan bu süreçte, geçmişin izlerini adım adım takip etme fırsatı buldum. Yaklaşık 15 yıl boyunca sürdürdüğüm Anadolu turlarım, tarih, sanat ve kültürü bir arada yorumlamamı sağlayan sağlam bir temel oluşturdu.

1991’den itibaren rehberlik alanımı genişleterek uluslararası turlara yöneldim. Güney Afrika’dan Hong Kong’a, Fas’tan İngiltere’ye uzanan geniş bir coğrafyada tur liderliği yaparak, farklı kültürleri, mimari yaklaşımları ve tarih anlatılarını yerinde deneyimleme şansı elde ettim. Her ülkenin kendine özgü anlatım tarzını, ziyaretçilerin beklentileriyle harmanlayarak, kültürel aktarımı en etkili şekilde sunmayı öğrendim. Zamanla, Batı Anadolu, Fransa, İtalya ve Fas gibi önemli destinasyonlarda uzman rehberlik seviyesine ulaştım. Özellikle Paris, Roma, Floransa, Venedik, İstanbul ve Amsterdam gibi sanat ve tarih merkezlerinde, derinlemesine anlatımlarla turlar düzenledim.

Son beş yılda, yılların getirdiği bu birikimi damıtarak Paris’in ve aslında dünyanın en önemli müzelerine odaklanmaya başladım. Louvre, Versailles ve Orsay gibi sanat ve tarih hazineleri, klasik tur anlatımının ötesine geçen bir derinlik sunmayı gerektiriyor. Bu müzelerdeki sanat eserlerini, tarihsel bağlamları, dönemin politik ve kültürel dinamikleriyle birlikte ele alarak, ziyaretçilere sadece bir gezi değil, bir keşif deneyimi sunuyorum. Rehberlik benim için yalnızca bilgi aktarmak değil; tarih, sanat ve kültür arasında köprü kurarak her ziyaretçiye unutulmaz bir anlatım sunmak anlamına geliyor.